Dünya Obezite Federasyonu, dünya çapında her yıl 4,7 milyon kişinin obeziteye bağlı hastalıklardan öldüğünü bildiriyor. Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Prof., bu kadar geniş bir boyutu olan obezite hastalığı hakkında kesin bilgi edinmenin önemli olduğunun altını çizdi. Dr. Sinem Kıyıcı, “Toplumda obezitenin yalnızca hareketsiz yaşam tarzı ve yeme davranışında irade eksikliği nedeniyle gelişmesi çok yaygın. Ancak obezite araştırmaları, birçok iç ve dış faktörün obezitenin başlangıcını tetiklediğini ortaya çıkardı” dedi.Küresel bir salgın olarak görülen obezite, ülkemizde yaklaşık her 3 kişiden 1'inin sağlığını etkiliyor. Çocukluk döneminde bireyleri etkilemesi nedeniyle ön plana çıkan obezite, genetik, fizyolojik, psikolojik ve çevresel olmak üzere birçok faktörün bir araya gelmesi nedeniyle tüm coğrafyalarda hızla artmaktadır. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı Prof., obezitenin çözümü için sağlık otoritelerini harekete geçiren obezite riski konusunda kesin bilgi edinmenin önemine dikkat çekiyor. Dr. Sinem Kıyıcı, “Doğru bilgiye ulaşabilen ve bilinçli toplumlar obeziteyle mücadelede daha başarılı oluyor” diyerek obezitenin nedenleri konusunda önemli bilgiler verdi.“OBEZİTE KRONİK HASTALIKLAR ARASINDA GÖSTERİLİYOR”Birden fazla faktörün bir arada bulunmasıyla ortaya çıkan obezite, karmaşık bir hastalık olarak değerlendiriliyor. “Vücutta normal sınırların üzerinde yağ birikmesi olarak tanımlanan obezitede, global olarak kullanılan vücut kitle indeksi (BMI) hesaplamasının sonucu 30 kg/m2 çıkıyor.2 ve daha fazlası varsa teşhis konulur. Obezitenin tüm coğrafi bölgelerde ve neredeyse tüm yaş gruplarında artması, bunun küresel bir sağlık krizi olarak görülmesi anlamına geliyor. Dünya Obezite Federasyonu'na göre 2035 yılına kadar dünya nüfusunun yarısının aşırı kilolu veya obez olması bekleniyor. Bu nedenle obezite geleceği tehdit eden bir hastalık olarak dikkat çekiyor” diyen Prof. Dr. Kıyıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:“Obezite Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kronik hastalıklar arasında yer almaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak obezitenin yalnızca bireylerin irade eksikliğinden kaynaklanmadığını söyleyebiliriz. Obezite, diğer tüm kronik hastalıklar gibi, bazı vücut fonksiyonlarının işleyişinde bozulmaya ve organlarda hasara neden olabilen, aynı zamanda birçok sağlık sorununu da beraberinde getiren ilerleyici bir hastalıktır. Sağlık otoriteleri, obezitenin özellikle kalp-damar hastalıkları, diyabet, kronik böbrek hastalığı, bazı kanser türleri, solunum yolu hastalıkları gibi yaşamsal fonksiyonlara zarar verebilecek hastalıkları tetiklemesi nedeniyle insan sağlığını tehdit eden en ciddi hastalıklar arasında değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. . Toplumda obezite konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan “Bu Düşündüğünüzden Daha Büyük” kampanyası, bu soruna dikkat çekerek obezitenin sanıldığından daha büyük bir hastalık olduğu, bireylerin obeziteyle tek başına mücadele etmek zorunda olmadığı ve bu sorunla mücadele edilmesi gerektiği mesajını veriyor. doktora başvurmak önemlidir.OBEZİTE NEDENLERİ NELERDİR?Obezite acil durumunda insanların iradesi ne kadar etkilidir? Toplumda bu konuyla ilgili yanlış bilgilerin yaygın olduğunu belirten Prof. Ancak obezite araştırmaları obezitenin gelişiminde birçok psikolojik, biyolojik, genetik, sosyal, kültürel ve çevresel faktörün rol oynadığını göstermektedir. ““1000’DEN FAZLA GENEK VARYANT OBEZİTE İLE İLİŞKİLİDİR”Obezitenin genetik nedenleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kıyıcı, şu bilgileri verdi: “Obezitenin genetik nedenleri üzerine araştırmalar devam ederken, bugün 1.000'den fazla genetik varyantın obeziteyle ilişkili olduğu kanıtlandı. Toplumda yaygın olarak görülen obezite türünde, bireyde kilo almaya eğilim yaratan birden fazla genetik varyantın bulunduğunu yani poligenik olduğunu biliyoruz. Obezite ile genetik faktörler arasındaki ilişkiyi iki şekilde açıklayabiliriz. Obeziteyle ilişkili birden fazla genetik varyantın bulunması, vücudun daha az kalori yakmasına, yağ depolama eğiliminin artmasına ve enerji için gereken yağ yakma yeteneğinin azalmasına neden olabilir. Bu aşırı yağ birikmesine ve BMI'da artışa yol açacaktır. Öte yandan günümüzde yaygın olan hareketsiz yaşam tarzı ve yüksek yağlı beslenme alışkanlıkları, açlık ve tokluk hormonlarını düzenleyen sistemleri ve diğer vücut fonksiyonlarının normal işleyişini olumsuz etkileyerek kilo ve yağ artışına neden olabiliyor. OBEZİTE İLE MÜCADELEDE ERKEN VE DOĞRU MÜDAHALE ÖNEMLİObezitenin genetik faktörler gibi istenmeyen sebepleri de olabilse de bazı önlemlerle bu riskin azaltılabileceğini ve vakit kaybetmeden doğru desteği almanın önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kıyıcı, “Obeziteyi etkileyen birçok genetik faktör var. Ancak yeme alışkanlıklarımızda ve yaşam tarzımızda yapacağımız bazı olumlu düzenlemeler obezite riskini azaltmamıza yardımcı olabilir. Obezite hastalığının geliştiği durumlarda hastaların derhal doktora başvurması ve doktorun gözetimi ve yönetiminde kendi ihtiyaçlarına özel farklı tedavi yöntemleri belirlemesi çok önemlidir. Hastalar kilo verdikten sonra genel sağlıklarına olumlu etkileri hemen fark edilir. Örneğin İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre BMI 40 kg/m2'dir.2 Başlangıç kilosuna göre ortalama tahmini kilo kaybı %13 olan bireylerde tip 2 diyabet riskinde %41, uyku apnesi riskinde ise %40 oranında azalma olduğu gözlemlenmiştir. %, Hipertansiyon riskinde %22 azalma, dislipidemi riskinde %19 azalma ve astım riskinde %18 azalma. Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–