Kişiden veya başka bir donörden alınan kök hücrelerin hastaya nakledilmesiyle hastanın hasar görmüş hücre, doku ve organlarının yenilenmesi amacıyla kullanılan bir tedavi olan kök hücre tedavisi üzerine pek çok çalışma yapılıyor. Kök hücre araştırmaları devam ederken Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, kök hücre tedavisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Artık büyük bir umut olmamalı”
Hematoloji uzmanı Prof., 1998'li yıllarda kök hücre alanında önemli çalışmaların yapıldığını belirterek konuşmasına başladı. Dr. Ercüment Ovalı, “Biz hâlâ aynı şeyi söylüyoruz; Gelecekte kullanışlı olacaktır. Bugün çıktığımız yolda artık daha mantıklı konuşmamız gerekiyor. Doğru şekilde, doğru endikasyonla ve doğru dozda kullanıldığında bazı hastalıklarda işe yarayabilir, ancak henüz yaşamı yenileyebilecek bir hücre yoktur. Yani kök hücrelerin nerede doğru kullanıldığını tartışabiliriz, onların yeri var ama artık büyük bir umut olmaktan çıkmaları gerektiğini düşünüyorum. Mevcut hücrelerden sadece biri. Son 20 yıldan sonra kök hücreye bakış açım biraz daha değişti. Günümüzde daha spesifik, daha olgun, işini bilen, daha farklılaşmış hücrelerin kullanılması daha önemli hale geldi. Örneğin; “Kanser, malign melanom, lösemi ve lenfoma tedavisinde insanların hayatını kurtaran hayat kurtaran hücreler var” dedi.
“Kök hücreye dair eski inancımı korumuyorum”
Prof., kök hücre tedavisine olan eski inancını sürdürmediğini söyledi. Dr. Ovalı sözlerine şöyle devam etti:
“Kök hücre, inflamasyon, kronik yıkım durumunda yıkımı yavaşlatan ve inflamasyonu azaltan iyi bir hücredir ve bu amaçla kullanılabilir. “Bağış yaparsam kalbimi, beynimi ve karaciğerimi yeniden inşa edebilirim”, ne yazık ki üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen bu hala gerçek değil. Bilim tartışılacak, iki farklı görüş çatışacak ve sonuçta bir sentez ortaya çıkacak. O zaman o sentezin antisentezi ortaya çıkacaktır. Bu bilimdir. Yani benim deneyimim; Türkiye'de kök hücre üreten ilk insanım. 1999 yılında kök hücre ürettiğimde ve 2003 yılında tüm Türkiye'ye nasıl üretileceğini anlattığımda o dönemde kimse kök hücreye benden daha fazla inanmamıştı. Bunca yıllık tecrübeden sonra diyorum ki; Hala belli yerlerde önemli işler yapabilir ama ona çok fazla görev vermeyin, o kadar yetenekli değil. Kök hücre dediğimiz olgunlaşmamış hücreye güvendik. Artık olgun hücreleri, yani bir iş için uzmanlaşmış ve vücutta o işi yapmak üzere görev yapan hücreleri alıp, o amaçla kullanmak artık daha doğru sonuçlar veriyor. Bir anda 3-4 hastalıkta hücre tedavisi onaylandı ve tüm ilaçlar bir kenara bırakıldı. Onaylanan tüm hücreler olgundur; olgunlaşmış ve işini bilen hücreler. Dolayısıyla işini bilen hücreleri kullanırsak daha başarılı oluruz. Hala kök hücreye çok inanan ve harika şeyler yapabileceklerini düşünen gruplar var. Bence orada olmalı ama karşı taraf da mutlaka orada olmalı. “Mücadele etmeliyiz ve doğru yol ortaya çıkmalı ama en çok mücadele eden kişi olarak kök hücreye olan eski inancımı korumuyorum.”
“Bence iki grup şey kanserde taşları yerinden oynatıyor.”
Kanser tedavisine ilişkin konuşan Prof. Dr. Ovalı, “Biri Araba T Hücresi, ikincisi TIL (Tümör İnfiltre Edici Lenfositler) denilen iki grup şeyin kanserdeki taşları hareket ettirdiğini düşünüyorum. Bu iki tedavi kanser tedavisinde taşları hareket ettiren tedavilerdir. Car T Cell başarısını zaten kanıtladı. Ancak TIL, malign melanomda başarısını kanıtladı. Artık meme, akciğer, kalın bağırsak ve pankreas geliyor, sonuçları hep birlikte bekleyeceğiz. Hücresel terapi büyüyor ancak tarzı değişmeye başlıyor. “Gen terapisinin hücrelerle birlikte kullanıldığı modeller de var ve bunlar daha da başarılı olacak” dedi.
“Ben işe yaramayacağını söylüyorum, o da 'Tamam denemek istiyorum' diyor, bunun nedeni yanlış reklam.”
Hastaların duygularına göre tedavi talep edebildiklerini belirten Prof. Dr. Ovalı, şunları söyledi: “Hastayı hedef alan reklamcılık yaygınlaşmaya başladı. Sosyal medyaya girdiğinizde ürün ve doktor reklamları görüyorsunuz. Bu önemli bir sorundur. Hücre terapisinin gerçek yerini bulması, hak ettiği yere gelebilmesi için artık kendisini bir nevi medya konumunda buluyor. Hastaya yalvardım inanın işe yaramaz, yapmayın, o tedavinin maliyeti 500 bin TL. Yarım milyon verecek, olmaz diyorum, 'Tamam denemek istiyorum' diyor, nedeni bu yalan reklamlar.”