Sanal terapist, robot terapist ve sosyal robotların bazı uygulamalarının kısmen terapist işlevi gördüğüne dikkat çeken Dr. Dr. Seda Oluğ, “Yapay zeka terapisine daha fazla insanın ulaşabilmesi bir avantaj ama terapiler sadece danışan hakkında bilgi toplamak ve teşhis koymaktan ibaret değil. “Bazen terapi odasında sadece sessizlik, karşılıklı hissetme gibi, bir algoritmaya bağlayamayacağınız süreçler olabiliyor” dedi.
Son dönemde dünya genelinde ruh sağlığı sorunları için yapay zeka destekli sohbet uygulamalarına yönelen kişilerin sayısı arttı. 'Cep terapisti' olarak adlandırılan bu chatbot'ların psikiyatrist veya terapistlere başvuramayan kişiler için faydalı olduğunu iddia edenler olduğu gibi, bu uygulamalardan tavsiye almayı tehlikeli bulanlar da var. Uzman Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, “Yapay zeka uygulamalarının ruh sağlığı alanında kullanımı giderek artsa da bazı etik kaygıları ve tartışmaları da beraberinde getiriyor” dedi.
“Önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacak”
Uzman Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, bu chatbotların insanların ruh sağlığı alanında tedaviye erişmesine yönelik bir çözüm arayışı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Nüfus artışına paralel olarak eğitimli uzman sayısı da yeterli düzeyde değil. Gelişmiş ülkelerde bile ruh sağlığında etkili tedavi ihtiyacını karşılayan bu durum, insanları kısmen de olsa teknolojik gelişmelerin ışığında doğan yapay zeka uygulamaları yoluyla çözüm aramaya itiyor. Yapay zeka alanı bu uygulamaların önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacağını gösteriyor” dedi.
“Şizofreninin, depresyonun ve obsesif kompulsif bozuklukların erken teşhisine yardımcı oluyor.”
Uzmanlar, yapay zeka uygulamalarının teşhiste kullanılmasına yönelik çalışmalarda olumlu sonuçlar elde edildiğini söyledi. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ; Şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, sosyal kaygı, otizm, obsesif kompulsif bozukluk ve yeme bozukluklarının erken teşhisine yardımcı tanı araçlarının bulunduğunu söyledi.
Uzman Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu teknolojilerin terapötik kısmında bazı modeller terapisti desteklemek için çalışırken, bazı modeller ise kısmen terapist olarak çalışıyor. Bu noktada sanal terapistler, robot terapistler ve sosyal robotlar gibi yeni uygulamalar ortaya çıkıyor. Bu robotlar sahip oldukları algoritmalarla uzmandan bağımsız olarak müşteriye cevap verebilecek özelliklere sahiptir. Örneğin; Depresyon ve anksiyete belirtileri gösteren öğrenciler üzerinde test edilen web tabanlı sohbet robotu sayesinde grupta depresyon ve anksiyete belirtilerinde ciddi bir azalma kaydedildi. Bu sohbet botları; Müşterilere etkinlikler, kitaplar ve benzeri konularda tavsiyelerde bulunabilir. “Anksiyete ve depresyon belirtileri olan yetişkinleri ve madde bağımlılığı olan ergenleri tedavi etmek için kullanılan ve olumlu sonuçlar elde eden chatbot'lar da var.”
Türkiye'de yapay zekanın ruh sağlığında kullanımı araştırılıyor.
Psikoterapi uygulamalarında yapay zeka kullanımının terapötik süreçlerin etkinliğinin artırılması, daha fazla kişinin terapiye erişiminin sağlanması ve kaynakların etkin kullanılması açısından faydalar sunduğunu vurgulayan Dr. Bu konudaki itirazlara da değinen Dr. Oluğ, şunları söyledi: “Türkiye'de yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanımına ilişkin çeşitli çalışmalar yapılmaya başlanmış olsa da bunlar henüz yeni uygulamalardır. Yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanılmasına yönelik itirazlar, makine ve bilgisayarlara dayalı, belirli algoritmalarla ilerleyen bir tedavi sürecinin insanı anlama ve hissetme yaklaşımından uzak olduğu yönündedir. İyileşme süreci yalnızca danışan hakkında bilgi toplayıp tanı koymakla ilerlemez. “Bazen terapi odasında sadece sessizlik, karşılıklı hissetme gibi süreçler olabiliyor ve bu süreci bir bilgisayar algoritmasına bağlayamazsınız” dedi.
“Doğal afet ve salgın hastalıklarda kitle terapisi amacıyla kullanılabilir”
Uzman, yapay zeka uygulamalarının terapötik süreçlerde farklı amaçlarla geliştirildiğini ve aslında terapisti de göz ardı etmediğini vurguluyor. Dr. Oluğ son olarak sözlerine şunları ekledi:
“Bu teknolojilerin başlangıçta uzman bir terapistin değerlendirmesine dayalı süreçleri desteklemek için geliştirildiğini biliyoruz. Terapi odası dışında bireylerin kendi kendine yardım süreçlerinin desteklenmesi önemlidir. Yapay zeka uygulamalarının ruh sağlığı alanındaki rolünün tam olarak doğru noktaya yerleştirilmesi gerekiyor. Araştırmalar, teşhis ve tedavi süreçlerinde yapay zeka uygulamalarının kullanılmasının, sürecin tamamen otomatikleştirilmesi anlamına gelmediğini gösteriyor. Sonuçta sonuçlar terapistin değerlendirmelerine dayandırıldığında, yapay zeka uygulamaları terapötik süreçleri destekleyen önemli bir araç haline gelebilir. Örneğin; “Özellikle doğal afetler veya aynı anda birden fazla kişiye psikolojik ilk yardımın gerekli olabileceği büyük salgın hastalıklarda yapay zeka uygulamalarının avantajlarından yararlanmak çok anlamlı olacaktır.”